19 Temmuz 2012 Perşembe

SANAT, YASAK, FALAN FİLAN

tiyatro dergisi mimesis, müstehcen bulunup elazığ il halk kütüphanesinden kaldırılmış. sebep; m.ö 5. yüzyıla ait vazo ve kadehlerin üzerinde bulunan resimler. (haberini merak eden varsa burada. derginin konuyla ilgili yazısı ise burada) anladığım kadarıyla; terbiyesiz insanoğlu, edepsiz şeyler resmetti vazolara, dergi de bunların fotoğrafını koydu bir yazıya. bu edep meselesi çok önemli. aslında ta o zamanlar ceza verilmeliymiş yapanlara ama 26 yüzyıl sonra da olsa telafi etmek gerek. iyi ki o dönem doğmamışız, ne olurdu halimiz yoksa? edep, ar, haya kalmamış bu m.ö 5. yüzyıl insanlarında. 

benim kitaplığımda da eski sayıları var mimesis'in. birazdan hepsini toplayıp yakacağım sokağın ortasında ibret olsun diye. üstelik bunları öğrencilik yıllarımda almıştım. ne tehlike düşünün. hem de hocaların tavsiyesiyle. nasıl bir anne babam var benim? nasıl yolladılar beni öyle bir okula, aklım almıyor. bizim hocaların birkaçını (hatta hepsini) sallandıracaksın gündoğdu meydanında, bak bakalım bir daha böyle dergiler okutuluyor mu okullarda. 

ay böyle düşündükçe kan beynime sıçrıyor. neler neler anlattılar bize okulda. nasıl böyle temiz, pirüpak kaldım bilmiyorum. 

tiyatro iğrenç bir şey. sadece tiyatro mu, bütün sanatlar iğrenç. vazolara neler çizmiş adamlar, insanın aklı almıyor. 'sanat şunun için gereklidir' diyecek kişinin söyledikleri deli saçmasından öte gitmez. bence tüm sanatlar yasaklanmalı. zaten bir boka yaramıyor. ay pardon bok mu dedim? affedin, onca yıllık eğitimden sonra o kadarcık kusur kalmasını mazur görün. hocalar yüzünden hep.

ben bir akademi mezunuyum, itiraf ediyorum. yazıklar olsun bana.

öyle tuhaf sorularla karşılaştım ki öğrenciliğimden bugüne kadar, bir süre sonra cevap vermeyi bıraktım. 
-sanatın eğitimi olur mu sizce?
-sanat içten gelen bir şey değil midir?
-a... sizin okulda da bölümler mi var?
-mezun olunca iş bulabilecek misiniz?
-sanat karın doyuruyor mu bu memlekette?
gibi... gibi...

galiba en enteresanı şuydu: benim zamanımda, akşam beş oldu mu fakültenin önünde yol boyu öğrenciler dururdu. kimse otostop çekmezdi, sadece dururdu. çünkü o saatlerde oradan geçenler bilir, okulun önüne yanaşır ve gideceği yeri söyler, bir grup öğrenciyi arabasına alırdı. sanmayın ki sadece erkek şoförler, çokça kadın da dururdu. şimdi sanmıyorum kimsenin cesaret edeceğini. bazen aynı insanlara denk gelirdik; "aa geçen gün de sizi almıştım ben çocuklar" diyene çok rastlardık. işte böyle günlerden birinde, önümüzde duran  arabaya atladık birkaç kişi. ben öndeyim. şoför tanıdık değil, ilk kez yol arkadaşlığı yaptığımız, gençten, otuzlu yaşlarda bir adam. bindik, teşekkür ettik, adam sorular sormaya başladı. önde ben olduğum için sorulara da ister istemez ben cevap vermek durumundayım.
adam- öğrenci misiniz?
ben- evet
adam- nerede okuyorsunuz?
ben- (okulun kapısından bindik ya kardeşim) güzel sanatlar fakültesinde.
adam- ya... hmm... ımm... anladım... siz... şimdi... burdan mezun olunca güzellik uzmanı mı olacaksınız?
ben- evet!

yıllardır güzellik uzmanı olarak iş arıyorum. hala bulamadım.


yiğit özgür'ün "dayımlar sözlüğü" de bizim güzellik uzmanlığı gibi bir şey işte.


13 yorum:

  1. Eğer o dilekçeyi elazğı'ın Baskül İlçesindeki bir veli yazdı ise ben eşşeğim... Nasıl düzgün Türkçedir o.:)) Ha bir de dile bak dile.. Yapılan inceleme sonucunda... titizlikle ve acele ile...110-112. sayfalardaki görseller... adı geçen dergi ve benzer içerikli yayınlar... Ula Basküldeki velileri eğiten edebiyat öğretmeni kim? tez elden buluna, devlet üstün hizmet madalyası verile. İstanbuldakiler bil ebu akdar düzgün türkçe kullanamaz.
    Ha minareyi çalıp kılııfını hazırlayanların güzel allahı. Bi de akıl vereydin bunlara da moklarını örtmeyi bileydiler ya.:P
    (Olayın ardından Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Müdürlüğü, Mimesis yayınalrından özür dileyerek, elazığ il halk kütüphanesi yönetiminin kulağını çekmiş. darısı yeni vukuatların başına. Çok beklemeyiz.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. elimdeki mimesisleri yakmiim mi yane? kütüphaneler müdürlüğü benim de kulağımı çeker mi?

      Sil
  2. Hee dur, otostopçuları unuttum. Ya alçak herifler bizi bırakır, kızları alırlardı dersane çıkışı. Neymiş kızlar yolda kalmasınmış. Salağız ya; biz de kızlara otostop çektirir cümbür cemaat doluşurduk arabalara.:))
    Hakkati Karşıyaka İzmir hattında vardı bu gelenek. Otostopla giderdi millet. Kimse de yadırgamazdı.Yok hakkaten yanacak türden insanlarız biz; kaşınıyoruz kardeşim.:P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. he işte benim anlattığım da fakültenin alsancak binasında olduğu yıllar. narlıdere'ye taşınınca bu gelenek kalmadı zaten.

      Sil
  3. ben de bişi anlatıcam dayanamıycim. bigün ortaçağ resim sanatı dersindeyiz. tablonun birinde meryem isa'yı emziriyo. not ortalaması tavan olan cici(!) bi arkadaş da hocaya şu soruyu sorup başta hocayı olmak üzere az bi azınlığı maffetmişti!
    ''Hocam hz. meryem hz. isayı böyle emziriyo ama bu erotizme girmez mi, göğsü görünüyo...kilise buna nası izin veriyodu?''
    işte böylee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çocuğunu emziren anne görüntüsünü (resim değil, gerçek bile olsa) erotik bulan zihniyeti napıyoruz? kınıyoruz. esefle...

      Sil
  4. ayıp ayıp gül gibi insanları yoldan çıkarıyo zaten bu sanatçılar, hele tiyatrocular, amannnn hiiiçç sevmem:)
    adamlar her bişeye tahrik oluyo, yazık, saygı duyun be kardeşim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ıy... ben de sevmem hiç suvebeyazcım. bir daha dünyaya gelicem, biliminsanı olucam, cern'de deney yapıcam :P

      cidden ya her şey tahrik unsuru adamlar için. nasıl bir fantazi dünyaları, nasıl bir cinsel açlıkları varsa...

      Sil
    2. şimdi canım benim, bunları higgs bozonu da tahrik eder, bilim insanı olmak çözüm değil:)
      cern'e gideceğine, git arabistan çöllerine, biraz ilim irfan öğren derim ben:)
      onların fantazi dünyaları ahh bende olsa, nie değil ya sahi, bak üzüldüm şimdi:)

      Sil
  5. Yüzdeki akneler için ne öneriyorsunuz? göbeemde de çatlaklar var, ne olacak benim halim sevgili uzmanım ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. akne dediğin nedir; bugün vaaaar, yarın yok. geçer gider. yeter ki ruhumuzda akne çıkmasın. çıkarsa da ruhumuzun akneleriyle oynamayalım, sıkmayalım, pörtletmeyelim.

      çatlaklara gelince... çatlak dediğin nedir ayol, göbekte üç beş çızık, kendinden desen işte... yeter ki kafamızda olmasın çatlak, değil mi ama nilhancım?

      güzellik seansımız bitmiştir. hıck... içelim güzelleşelim, tavsiyelerde bulunalım...
      :)

      Sil
  6. Daha ne ornekler vardır kimbilir bu sadece bir tanesi,

    YanıtlaSil